Şeytan | Konular | Kitaplar

Sadece konuşuyoruz, içeriğini anlamadan!

Bir çok kere konuştuğumuz kelimelerin, söylediğimiz sözlerin taşıdıkları anlamlardan habersiziz.

Birşeyler söylüyoruz, anlatıyoruz, yazıyoruz ve çiziyoruz.

Fakat her yazdığımız her anlattığımız herkes tarafından aynı şekilde anlaşılmıyor. Hatta kendi yazdıklarımızı 5 sene sonra dönüp baktığımızda anca tecrübe edebildikse taşıdığı anlamları görebiliyoruz.

Vay be demek bu bunu anlatıyormuş.. Keşke o zaman ben iki sefer üzerinde düşünseydim de ibret alsaydım da sonra böyle bile bile hataya düşmeseydim demeye başlıyoruz.

Nasrettin hocanın damdan düşme hikayesi gibi.. Damdan düşeni ancak damdan düşen anlıyor. anlatılanları da ilgi alanımız değilse ya da tecrübe etmemiş isek anlayamıyoruz ya da eksik anlıyoruz.

Burada bir çok yazım var, birşeyler anlatmaya çalışıyorum.. ya da şiir gibi kelimelerin taşıdığı yüklü manaların farkında olmadan içimden geldiği gibi hiç üzerinde düşünmeden yazıp geçiyorum.

Bu yazdıklarımı farklı mesleklerden farklı yaş gruplarından insanlar okuduklarında eminim ki çok farklı şeyler anlayacak belki benim asla aklıma bile gelmeyecek şeyleri ifade etmeye çalıştığımı düşünecek. Varlığından bile haberim olmadığı birşeyleri anlatmaya çalışacağımı düşünecektir.. Ya da bazıları sadece saçmalıklar zinciri olarak görecektir. Çok nadir kişi benim perpektifimden bakabilecek.. kimbilir.. Belki de 5-10 sene sonra ben bile yazarken neyi anlatmaya çalıştığımı unutmuş olarak yepyeni birşey keşfetmişcesini okuyacağım

Bu sitede yazdıklarıma bir örnek verdim sadece. Ama aslında hepimiz böyleyiz. Çoğu kere radyo gibi yayın yapıyoruz ama özümseyemiyoruz. Yazdıklarımızın anlattıklarımızın ne anlamlara geldiğinin farkına bile varamıyoruz..

Eskiler kafa örneği ile anlatmaya çalışmış bunu

3 kafa iskeletini örnek vermişler

biri tam kafa, bilgi bir kulaktan girip o kafada kalanların kafası

biri ham kafa, bilgi bir kulaktan girerken diğer kulaktan da çıkıyor..

biri de boş kafa, bilgi kafaya hiç girmiyor. zırnık anlamıyor

* * *

bu örneği bile biz hep anlama, ezberleme, hafızaya kazınma olarak anlamıyormuyduk..

acaba sadece öyle mi dersiniz. aynı zamanda aktardığı paylaştığı bilgileri sadece aktarmakla kalmayıp kendi bünyesinde de anlayıp kavrayabilen insanlar

veya bir taraftan o bilgiyi aktarırken diğer taraftan kendi hayatı ile özümleyemeyen insanlar

yahut bilgiyi aktardığı halde ne olduğunun farkında bile olamayan insanlar..

ne dersiniz haksız mıyız?

bence hiç bir insan eline ulaşan bilgileri işleyip kullanılır hale getirebilecek güce sahip değildir..

sahip olduğu bilginin çok ama çok azını beyinde işleyip bir şekle sokuyoruz.. diğerleri eski bir kitap gibi beynimizin bir kenarında tozlanmaya bırakıyoruz..

içine açıp bakmadan isteyene direk bağışlayıveriyoruz.

özetle böyle