Mesnevi’de kötü huyun insanın nefsine ve çevresine nasıl bir eziyet yaptığı hakkında şöyle bir hikaye anlatır:
Huysuz adamın biri bir gün herkesin gelip geçtiği yol üzerine dikenli çalılar diker. Yoldan geçenler her ne kadar “Bunları buradan sök at” dese de o bunların hiçbirine kulak asmaz. Yine kendi bildiğini okur. O dikenli çalılar büyür yoldan geçen halkın ayağına takılır, onlara eziyet eder. O yoldan geçenler perişan olur. Bu durum valiye kadar intikal edince vali onu yanına çağırır. Dikenleri
sökmesi için emreder. O da sökerim diye söz verir; ama bugün yarın diye ertelemeye devam eder. Ne sökmem der ne de sökmeye teşebbüs eder. Bir gün vali onu yanına çağırır;
“Verdiği sözde durmayan adam, emrimi uygula!” diye sıkı sıkı tembihler. Ağır ikazlarda bulunur. Çalıları diken huysuz adam da şöyle der:
“Önümde hayli günler var. Merak etme nasıl olsa günün birinde sökerim.” Vali ise çabuk olmasını söyler ve onu uyarmaya devam eder. Ama adam sözden anlamaz. Dikenler de kök salıp büyümeye devam eder. Mevlânâ, hikayenin bu kısmında bir işi yarına ertelerken zamanın su gibi akıp gittiğini söylüyor ve;
“Her gün sen yarın bu işi görürüm diyorsun ama günler geçip gittikçe o dikenler daha da kuvvetleniyor. Onu sökecek olan da ihtiyarlıyor, kuvvetten düşüyor. Sen de her bir kötü huyunu bir diken bil. O dikenler kaç keredir senin ayaklarına battı. Kaç kere oldu seni kötü huyun yaraladı. Sen kendi tabiatından hastalandın da duygusuzluğun yüzünden habersizsin. Çirkin huyunun da başkalarını rahatsız ettiğini bilmiyorsun. Sen şu dikeni gül fidanı haline getir. Gül fidanı ile onu aşıla. Böylece sendeki dikenler gül fidanı haline gelsin. Eğer sen de şerri gidermek istiyorsan, ateşin gönlüne hakkın rahmet suyunu dök.” Mevlânâ, burada nefsinin kötü arzularına düşmeyi dert edinmeye dikkat çekiyor ve diyor ki:
“Nefsinin ateşi söndüren sonra, gönül bahçesine dikersen biter. Laleler, ak güller, güzel kokulu çiçekler yetişir. Sözün kısası; işini
yarına bırakma. Çabuk tövbe et de istiğfarı yarına bırakma. Yıl geçti ekin vakti geldiğinde sende yüz karalığından başka bir şey kalmaz. Beden ağacının köküne kurt düştü.Onu söküp ateşe atmak, kulluk yaparak iyi işlerle onu öldürmek gerek.”
Seçme Hikayeler
- 700 Yıllık Altın Öğüt
- Heva Karanlığı
- Terzinin Hikayesi
- Nefsin Arzularının Acısı Ahirette Hissedilir
- Toprağın Gönlü
- Zina Etmek İsteyen Genç
- Toprakla Oynayan Çocuk
- İlimsiz Amel Edenin Sonu
- Azrail Aleyhisselamın Sesini İşitti
- Ambar ve Fare
- Ateşe Atılan Çocuk
- Yirmi Saniyede
- Ne Günahın Var Ağlıyorsun?
- Kötü Huy Diken Gibidir
- Asr-ı Saadette Zina Etmek İsteyen Genç
- Hepinizin Sırtında Yük Var
- Esirimin Esirisin
- Onu Kapatmaya Gücüm Yetmiyor
- Allah Rızası İçin Yola Çıkmıştın
- Köpek İle İmtihan
- 4 Bin Senede 2 Rekat
- Kel, Ala Tenli, Ama
- Halil İbrahim Bereketi
- Nefsime Gurur Gelir Gibi Oldu
- Şehirde Evliya Olabilmek
Ust Konular
- Nefsin Tanımı
- Nefsin Kısımları
- Nefsin ölümü mümkün müdür ?
- Nefsin Terbiyesi
- Kur'an'da ruh ve nefis ayrı mı söyleniyor?
- Nefis ve Şeytan Arasındaki Fark
- Nefis iki kaş ortasında mıdır?
- Nefse Büyük Cihad Denmesinin Sebebi
- Nefsin 19 Afeti
- Mevlana'ya göre Şeytan ve Nefis
- İnsanda nefis varken şeytan neden yaratılmıştır?
- Kur'an'a göre Nefis Tezkiyesi
- Seçme Hikayeler
- Nefis Terbiyesi ve İlâhi Huzur
- Nefsi Terbiye Etmek İçin 8 Tavsiye
- Nefs ve Nefsin Hakları
- Nefse En Ağır Gelen Şey
- Şeytan ve Nefsi Emmare İlişkisi
- Nefis Kalp ve Akıl İlişkisi
- Nefisle İlgili Ayetler
- İmam Gazali'ye göre Nefis Muhasebesi
- İhya-i Ulumiddin'den Seçme Hadisler